Son yıllarda yaşanan şiddet olaylarının artışıyla birlikte, mahkeme süreçleri ve verilen cezalar toplumda sıkça tartışılmaya başlandı. Son olay ise İstanbul’da yaşandı. Eşini sokak ortasında bıçaklayarak ağır yaralayan bir adam, hem eylemi sırasında gösterdiği pişmanlık hem de olayın gelecekteki etkileri göz önünde bulundurularak mahkemeden beklenmedik bir indirim aldı. Bu olay, toplumsal cinsiyet eşitliği ve şiddet politikaları üzerine yeniden düşünmemizi gerektiriyor.
Olay, geçen ay İstanbul'un merkezinde meydana geldi. İddiaya göre, 38 yaşındaki Okan D., eşini sokakta yürürken bir tartışma sonrası bıçakladı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, Okan D. tartışma esnasında kendini kaybetmiş, sinirle eşine saldırmıştır. Eşinin acı içinde yere yığılmasının ardından çevredekilerin müdahalesiyle zor durumda kaldığı belirtilen kadının hastaneye kaldırıldığı bilgisi alındı. Olay yerine gelen güvenlik güçleri, Okan D.'yi gözaltına aldı. Mahkeme sürecinde, Okan D.'nin daha önce herhangi bir sabıkası olmaması ve bıçaklama eyleminden dolayı duyduğu pişmanlık, hâkim tarafından dikkate alındı.
Yapılan yargılama sonucunda mahkeme, Okan D.'ye verilen cezada herhangi bir indirim yapılmasına neden olan bazı faktörleri öne çıkardı. Mahkeme, Okan D.'nin duruşmadaki durumu ve duygusal hali, olay sonrası gelen özür mesajları gibi unsurları çokça değerlendirerek indirim kararı aldı. Ancak bu durum, toplumda büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Birçok insan, şiddete maruz kalan bireylerin yaşadığı travmanın ve yaşadıkları psikolojik etkilerin kolayca göz ardı edilmesini eleştirdi. Ancak, Okan D.’nin pişmanlık göstermesi ve gelecekte eşinin affına yönelik çabaları, hâkim üzerinde olumlu bir etki yarattı. Olay sonrası sosyal medyada yapılan paylaşımlar, pişmanlığın gerçek anlamda değerlendirilip değerlendirilmediği konusunda ciddi bir tartışma başlattı.
Şiddet olaylarının nasıl değerlendirilmesi gerektiği konusunda toplumun genelinde bir hassasiyet olduğu görülmesine rağmen, mahkeme kararlarının nasıl verildiği konusunda kafalarda soru işaretleri kalmaya devam etmektedir. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için aile içi şiddet vakalarına karşı daha etkili yasaların getirilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu tür olayların son bulması için toplumsal bilinçlenmenin artırılması ve şiddetin her türlüsüne karşı durulması gerektiği düşünülmektedir.
Her ne kadar mahkeme, Okan D.'ye yaptığı indirim kararını pişmanlık gösterdiğine bağlamış olsa da, birçok uzman, bu durumun bıçaklanan kadının ve benzeri durumdaki kişilerin haklarını ne kadar ihlal ettiği üzerine düşünmeye teşvik edici olduğunu belirtmektedir. Sonuç olarak, sokak ortasında yaşanan bu şiddet olayı, yetkililerin ve toplumsal kurumların aile içi şiddete karşı duruşunu sorgulamaya devam etmektedir. Bütün bu tartışmalar ışığında, gerçek anlamda bir çözüm geliştirilmesi için toplumun her kesiminin bu konuda bir araya gelmesi ve birlikte mücadele etmesi gerekmektedir.