Son dönemde sosyal medya platformlarında paylaşılan tehlikeli sürüş görüntülerinin artması, trafik güvenliğini tehlikeye atıyor. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, bu sorunun ciddiyetini gözler önüne serdi. İki sürücü, sosyal medya hesaplarında yaptıkları paylaşımlarda yasadışı ve tehlikeli manevralar sergileyerek, hem kendi canlarını hem de diğer sürücülerin hayatlarını riske attılar. Bu durum, ilgili trafik otoritelerini harekete geçirdi ve sonuç olarak iki sürücüye toplamda 53 bin lira ceza kesildi. Olay, sosyal medyanın yol açtığı riskler konusunda önemli bir uyarı niteliği taşıyor.
Son yıllarda sosyal medyanın etkisiyle birçok kişi, izleyicilerini etkilemek ve dikkat çekmek amacıyla cesur ve tehlikeli davranışlar sergileyebiliyor. Bu davranışlar, zamanla “sosyal medya fenomeni” olma çabasıyla birleşince, trafik kurallarının ihlali kaçınılmaz hale geliyor. Türkiye'de de yaşanan bu örnekte olduğu gibi, bazı sürücüler, yüksek hızda araç kullanarak ve kural ihlali yaparak, bu tür paylaşımlarıyla hem kendi canlarını hem de çevredekilerin güvenliğini tehlikeye attılar. Yaşanan olayda, bir sürücü sosyal medya platformunda son derece tehlikeli bir biçimde araç kullanırken video kaydedebilirken, diğer sürücü de aynı şekilde hız limitlerini aşarak ve diğer araçlarla yarışarak kendi video paylaşımını gerçekleştirdi. Bu iki sürücünün tehlikeli sürüşleri, yetkililer tarafından fark edildi ve inceleme başlatıldı. Trafik kurallarına aykırı davranışlar sadece ceza kesilmesiyle sonuçlanmakla kalmadı; aynı zamanda bu görüntüler, genç sürücüleri kötü örnek olarak etkileyebilir. Sonuç olarak, sosyal medyada dikkat çekmek amacıyla yapılan bu tür tehlikeli paylaşımlar, yalnızca bireysel olarak değil, toplumsal açıdan da ciddi sorunlara yol açabiliyor. İlgili otoriteler, bu tür paylaşımların önüne geçmek için çeşitli tedbirler alıyor ve sosyal medyada bu tür içeriklerin denetimini artırmayı hedefliyor. Bu nedenle, sürücüler uymanın yanı sıra başkalarına örnek olmayı da dikkate almalıdır.
Sosyal medya, tren altında olduğu gibi, birçok kişi için önemli bir iletişim aracı olmasının yanı sıra, bazı bireyler için de eğlence ve dikkat çekme aracı haline gelmiştir. Tehlikeli sürüş videoları, belirli bir kitle tarafından beğenilerek paylaşılabiliyor ve bu durum, genç sürücüler arasında “yaşanmışlık” algısını güçlendiriyor. İnsanlar, bu tür paylaşımların normalleştiğini düşünerek, kendi sürüşlerini de bu yolda değiştirebiliyor. Özellikle gençler arasında artan bu davranış, trafik güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sosyal medya platformlarının da sorumluluğunu ortaya koyuyor. Sosyal medya devleri, bu tür tehlikeli paylaşımları daha etkili bir şekilde denetlemek zorunda. Geçtiğimiz yıllarda birçok ülkede yaşanan trafik kazaları, sosyal medya paylaşımlarının doğrudan etkisi olduğunu gösteriyor. O nedenle, trafik kurallarına uymayı teşvik edici kampanyalar düzenlenmesinin yanı sıra, bireylerin de kendi bilinçlerini arttırmaları büyük önem taşımaktadır. Sonuç olarak, sosyal medyada yapılan tehlikeli paylaşımlar, yalnızca ceza ile sonuçlanmakla kalmıyor, aynı zamanda bireylerin ve toplumun genel güvenliğini de tehlikeye atıyor. Bu gelişmeler, sürücüler başta olmak üzere tüm bireylerin sorumluluk alması gerektiğini ve sosyal medya kullanımında dikkatli olmalarını zorunlu kılıyor. Unutulmamalıdır ki, bir video için tehlike yaratmak, hem kendinize hem de başkalarına zarar verebilecek sonuçlar doğurabilir.