Günümüzde genç kuşakların, özellikle Z kuşağının, yaşa bakış açıları, sosyal normları ve toplumsal algıları giderek değişiyor. Bu durum, birçok konuda olduğu gibi kendilerinden yaşça büyük bireylere yönelik tutumlarında da belirgin oluyor. Peki, Z kuşağına göre hangi yaş grupları “ihtiyar” olarak nitelendiriliyor? Araştırmalar, çeşitli faktörlerin gençlerin bu algısını şekillendirdiğini gösteriyor.
Birçok sosyal araştırma, Z kuşağının kendine özgü yaşam tarzları ve değerleri olduğunu ortaya koyuyor. Bu kuşağın bireyleri, daha öncekilerden farklı olarak, yaşlılık kavramını neredeyse 35 yaş ve üzeri bireylerle ilişkilendiriyor. Ayrıca, Z kuşağı, teknoloji ile iç içe büyüdüğü için bilgiye erişim biçimleri ve kendilerini geliştirme şekilleri de bu algının doğmasına neden oluyor. Çağdaş gençler, sosyal medya üzerinden sürekli iletişim halindeyken, yaşça büyüklerin duraklama ve değişim süreçlerini yavaş olarak değerlendirebiliyorlar. Bu durum, “ihtiyar” tabirinin yaşı daha alt kademelere çekilmesine yol açıyor.
Modern bireylerin hızla değişen yaşam tarzları ve kariyer hedefleri, Z kuşağını çevresindeki insanlardan farklı bir hızda ilerlemeye itiyor. Dolayısıyla, onları geride bırakan her yaş grubu, ''eski'' ve ''geleneksel'' olarak adlandırılarak “ihtiyar” kriterine girmeye başlıyor. Gençler, hayatın dinamiklerinin sürekli olarak değiştiği bu çağda, yaşlılığın bir takım geleneksel kalıplara sıkıştığını düşünüyor.
Z kuşağının nereye gitmek istediği, nasıl göründüğü, neyi desteklediği ve neyi reddettiği açısından sosyal medyanın etkisi büyük. Gençler, sosyal medya platformları aracılığıyla fikirlerlerini hızlıca paylaşabiliyor ve etkileşimde bulunabiliyor. Bu durum, daha eski kuşakların sosyal medya kullanımlarına bakıldığında belirgin farklılıklar ortaya çıkarıyor. 50 yaş üstü bireyler, genelde sosyal medyayı daha dikkatli ve sadece belirli amaçlarla kullanırken, gençler için bu platformlar bir yaşam tarzı haline gelmiş durumda. İşte bu kullanım anlayışı, gençlerin yaş ile ilgili algılarında da değişim yaratıyor. Z kuşağı, sosyal medyada kendilerini ifade ederken, teknolojik yetenekleri sayesinde kendilerini yaşça büyük olan bireylerden daha dinamik hissediyorlar.
Z kuşağı, bu hızlı iletişim ağları içerisinde, kendilerine ve aynı zamanda topluma dayatılan gelenekçi değerlerinden uzaklaşarak, daha yenilikçi, açık fikirlilik ve hoşgörü gibi niteliklere yöneliyor. Yaşlı saydığı bireylerin, bu hızlı ilerleyişe ve değişim süreçlerine ayak uyduramadıkları dikkate alındığında, Z kuşağının ''ihtiyar'' olarak gördüğü grup da net olarak tanımlanıyor. Ancak yaşa bakış açısının sadece yaşla sınırlı kalmaması, sosyal ve ekonomik duruma, hayat tarzına ve genel yaşam deneyimlerine bağlı olarak şekillendiği de unutulmamalı.
Z kuşağının bu yaş grubu algısının bir başka boyutu ise, toplumda yer edinmiş değer yargıları ve kültürel normlarla doğrudan bağlantılı. Gençler, kendilerinin eğitim seviyesi ve bilgi birikimi artarken, aynı zamanda toplumsal olarak da daha fazla sorumluluk aldıkları bir anda, kendilerinden daha büyüklerin, bu konudaki pasif tutumlarını “yaşlı” olarak değerlendirebiliyorlar. Oysa, hayatın fırtınalı dönemlerinde bu yaş gruplarının tecrübeleri, gençler için önemli bir kaynak olarak görülebilir. Ancak Z kuşağının bu modern dünya algısı, zaman zaman geçmişle bağ kurmalarını zorlaştırıyor.
Gençlerin düşünce yapısının ve davranışlarının yaşla birlikte değişiminin yanı sıra, hangi kriterlerin “ihtiyar” olarak nitelendirileceği de önemli bir tartışma konusu. Z kuşağı için asıl olan yenilikçilik ve özgürlük iken, geleneksel normlar ve yaş faktörü her zaman yeniliklerin gerisinde kalabiliyor. Yani, yaş ilerledikçe, toplumsal pozisyon ve bilgi birikiminin öneminin artması gerektiği düşüncesi, Z kuşağının hafızasında köklü bir algı yaratmak adına çalışmaya devam ediyor.
Sonuç olarak, Z kuşağının “ihtiyar” olarak nitelendirdiği yaş grubu, ancak TDK tanımında değil, toplumsal algı ve değerler bağlamında şekillenen bir durum olarak ön plana çıkmakta. Geçmiş kuşaklardan farklı olarak Z kuşağı, durumu daha geniş bir perspektifle ele alarak, yaşamına yön veren toplumsal etkileşimler ve trendler üzerinden kendi kamusal şuurunu oluşturuyor. Bu noktada, farklı yaş gruplarının birbirini anlayabilmesi ve iletişim kurabilmesi belki de toplumsal barış ve uyum açısından oldukça önemli.
Özetle, gençlerin “ihtiyar” algısı, sadece yaş değil; yaşam deneyimi, sosyal medya kullanımı, eğitim durumu ve toplumsal rol gibi pek çok faktörle şekillenen karmaşık bir yapı oluşturuyor. Bu yapının parçalarını çözmek, toplumsal yapımızın daha sağlıklı hale gelmesine katkı sağlayacaktır.